Preview only show first 10 pages with watermark. For full document please download

Baba Tâhir –i Uryân

BABA TÂHİR –i URYÂN

   EMBED


Share

Transcript

   1 BABA TÂHĐR –Đ URYÂN Şairin hayatı hakkında yeterli bilgiyi kaynaklarda bulamamaktayız. KaynaklardaĐranlı mutasavvıf şair olarak geçen Baba Tâhir, ismine bazen Hemedân bazen de Lûrîdenilmesinden dolayı günümüzde Đran dolaylarında bulunan Hemedan ve Lûristankentleri dolaylarında dünyaya geldiği düşünülmektedir. Baba Tâhir’in dünyaya geldiğitarihte tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli çıkarım ve rivayetler vardır.‘’1904 yılında Bangâle adlı dergide Baba Tâhir ile ilgili yazı yazan Mirza Mehdî HanKovkeb 1 , Baba’nın bir ikilisinden (dubeytinde) ‘’Ebced’’ 2 hesabı yardımı ile, onundoğum tarihini bulmayı başarmıştır.  Ben kabına uygun gelen denizim Ben harfin başında gelen noktayım Her bin yılda bir elif boyu birisi gelir, Ben o elif boyluyum ki (bin) de bir gelmişim Yazar şöyle yazmaktadır. Elif boylu (Elif-Kad), Tahir ve deniz (Derya) kelimelerininher birisi ‘’Ebced’’ hesabı ile (215) rakamına eşit olmaktadır. Elif boylunun eşitolduğu rakamı, yanî (111) adedi ile toplarsak (326) rakamını buluruz. Bu rakam isehezar (bin) kelimesinin sayısına eşittir. Bu şekilde, yukarıda yazdığımız ikiliyi şöyleaçıklaya biliriz. ‘’Her bin yılda bir büyük şahıs doğar. Ben Elif’de (yani 326) yılındadünyaya gelmiş olan Elif boylu yani Tâhir’im.’’Başka bir kaynak olan Râhatü’s-sudûr’daki bilgiye göre 3 Selçuklu sultanı Tuğrul BeyHemedan’a geldiği zaman orada üç pîr vardı. Bunlar Baba Tâhir, Baba Cafer ve ŞeyhHamşâd’dır. Bu üç pîr, Hemedan’ın kapısında yer alan ve Hızır adıyla anılan bir tepenin yanında duruyorlardı, sultan onları görünce, merkebini durdurdu, indi ve vezir Abu Nasr El Kundurî ile onların yanına gelerek ellerini öptü. Baba Tahir, sultana ‘’Ey 1 Mirza Mahdi Han (Kaukap) : ‘’The quattrasof Baba Tâhir’’ (JASB, 1904 s. 209-303) 2   Arap elifba (abece) sının özel bir düzeni. Şöyle okunurdu: Ebced, hevvez, huttî, kelemen, sa'fes, karaşet,sahaz, dazıglen... Her harfine sırasıyla birer sayı değeri verilmişti. Bu değerler, Osmanlıca okunuşu ileşöyle idi: (...). Bundan yararlanarak divan ozanları tarih düşürürlerdi; yani savaş, doğum, ölüm., gibiönemli olayların tarihlerini sözcüklerle, dizelerle belirtirlerdi, bk. tarih düşürme . BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü1974  3 Râvendî, ‘’Râhatü’s-Sudûr’’ (s. 98-99)   2Türk… Allahın kulları ile ne yapacaksın?’’ diye sordu. Sultan ise ‘’Sen neemredersen, onu yaparım’’ dedi bunun üzerine Baba Tâhir; "  Muhakkak Allah adâlet ve ihsân yapmayı buyurur. " (  Nahl sûresi :90) meâlindeki âyet-i kerîmeyi okuyarak;"Allahü teâlânın buyurduklarını yap." dedi. Sultan Tuğrul Bey ağlayarak; "Öyleyaparım." dedi. Baba Tâhir, Sultanın elini tuttu ve "Benden bunu kabûl et." dedi.Sultan da; "Ettim." dedi. Baba Tâhir parmağında bulunan ve yıllarca taktığı yüzüğünü parmağından çıkararak Sultanın parmağına taktı ve "Âdil ol!" dedi. Sultan katıldığıher savaşta o yüzüğü parmağına takardı.Tuğrul Bey’in bu seyahati H.447 veya H.450 yılında vuku bulmuştur. Gerçi buradaki‘’pîr’’den maksat yaş fazlalığı olmamaktadır. Fakat onun Tuğrul Bey’le konuşmak için öncü olmasından, yaşını elliden fazla tahmin etmek kabildir. Böylece doğumununH.IV. yüzyıl sonralarında olduğu anlaşılmaktadır. Baba Tâhir’in hayatı hakkındaki bir  başka görüşe göre Baba Tâhir, H.428(1037) de Hemedan’da vefat eden ibn Sînâ’nınmuasırıdır. Fakat onun Sûfîlerden Ayn al Kuzât’ın (ölm H.533) idamını gördüğü ve Nâsr al-Dîn Tûsî ile aynı devirde yaşamış olduğunu gösteren rivayetlerde bulunmaktadır. Baba Tâhir’in mezarı Hemedan şehrinin batı kısmında olup, bugün pek çok kimse tarafından ziyaret edilmektedir. Baba Tâhir’in mezarı ile ilgili eski bir yazılı metin bulunmaktadır. 4  Baba Tâhir hakkında birçok olağanüstü şeyler söylenmiştir ve birçok batılı profesör hayatı ve eserleri hakkında araştırmalar yapmıştır, ne yazık ki batılıların yaptığı buçalışmaları kendi dilimize kazandırmamış olmamızın yanında edebiyatımızda BabaTâhir ile ilgili bir iki çalışma dışında detaylı bir araştırma yapılmamıştır. DĐLĐ Baba Tâhir’in lehçesinden yaşamış olduğu Hemedan ve Lûristan bölgelerinin tesiriolduğu bir gerçektir. Yalnız bu ağız Farçaya çok yakın olduğu ve şifahî yol ile gelenmısraları tekrar eden çeşitli kimseler daha anlaşılır hale getirdiği için metni, aslî ağzı iletesbit etmek imkânı pek azdır. 4 Hamdullah Mustofi; ‘’ Nüzhat el-Kutub’’   3Hemedan ile Hurrâmâbad arasındaki bölgede bugün bile birçok lehçe konuşulmaktadır.Fakat Baba Tâhir’inki hiçbir belirli ağza bağlanamaz ancak hepsi ile bağlantılı bir tespityapılabilir. Nyberg bu lehçenin orta Farsça’nın (Pehlevî) bakiyesi olduğunu söyler. 5   EDEBĐ KĐŞĐLĐĞĐ Baba Tâhir, mutasavvıf ve mahali lehçe şairi olarak tanınır. Şiirlerinin konusu dahaçok ‘’aşk’’ üzerinedir. Baba Tâhir derbeder bir derviş kalender hayatı sürdüğündentuğlayı yastık yaptığından daima ıstırap içinde bulunduğundan sık sık bahseder. (6, 7,14, 28 kıt’a) endişeler ve kederler onun yakasını hiç bırakmayan kalbinde açılan bir ‘’matem çiçeği’’dir. Baharın gelmesi çiçeklerin açması, güzellikler onu mutlu etmez.(34.35.47.54 kıt’a) Baba Tâhir tasavvuf felsefesine bağlıdır. Günahlarını itiraf eder ve bunların bağışlanmasını Allah’tan ister. Istırabının yegâne ilacı fena’dadır. 6 (1, 13, 45,50, 58 kıt’a)Baba Tâhir’de özellikle şu beşeri vasıflar görülür; gözlerini ve gönlünü dünyadan kolaykolay ayıramaz, isyankâr kalbi yanar durur.Baba Tâhir Đran halkı arasında şairliğinden çok bir sûfî olarak tanınır.  El-Kelimâtü’l  Kısâr  adlı yirmi üç baba ayrılmış olan eserinde ilim, marifet, ilham gibi tasavvufîkonularla ilgili 268 vecizesi vardır. Bu eser sûfîler arasında çok yaygın olup hakkında birçok şerh yazılmıştır. Bunlar aynülkudât el-Hemedânî ile meçhul bir şâhısa atfedilenArapça şerhlerle Molla Sultan Ali Gunâbâdî’nin Arapça ve Farsça şerhlerizikredilebilinir. Bunlara Baba Tâhir’in kısaltılmış vecizelerinin bir kısmının Ganî Begel-Azîzî tarafından yazılmış şerhi olan el- Fütûhâtü’r rabbâniyye eseri eklemek gerekir. BABA TÂHĐR-Đ URYÂN’IN VELĐLĐĞĐ Birçok sûfî şairler (Atar, Mevlâna va Hâfız) hakkında olduğu gibi Baba Tâhir’in dehayat ve kerametleri vardır. Anlatıldığına göre bir gün Baba Tâhir Hanedan medresesitalebelerine ilim elde etmek için ne yapmak lazım diye sorar talebelerde onunla dalgageçmek için bir kış gecesi havuzun buzlu suyuna girmesini tavsiye ederler. Baba Tâhir  5 H. S. Nyberg. ‘’Elin Hymnus auf Zervân im Bundahisn’’ ZDMG s. 82 (1928) 6 Fena,‘’Kendi benliğinden, varlığından yok olup ilahi, mutlak varlıkta var olmak’’   4 bu tavsiyeyi aynen tatbik eder. Ertesi sabah kendini, ilim nûru ile aydınlanmış bulur. Bumenkıbe Jukovskiy tarafından Tahran’da ve Heron Allen’in istifade ettiği zat tarafındanBuşir’de tespit edilmiştir. 7   BABA TÂHĐR’ĐN ESERLERĐ XVIII ve XIX. Yüzyıl tezkirelerinde sınırlı sayıda kıtalarına rastlanıldığı için BabaTâhir’in yüzyılımızın ilk çeyreğine kadar pek tanınmamıştır 1885’ten itibarenmüşteriklerin araştırmaları ve bu araştırmaları takip eden iran’daki çalışmalar bukıt’aları arttırmakla kalmamış az da olsa bazı gazellerin bulunmasını sağlamıştır. Nitekim Vahîd-i Desgirdî araştırmaları ile o zamana kadar bilinen ‘’87’’ kıt’a‘’296’ya’’ gazel sayısı da 1’den 4’de yükselmiştir. Daha sonra bunlar neşredilmiştir. 8  Ancak Ömer Hayyâm’ın rubâîlerinde olduğu gibi bu dûbeytlerin hepsinin Baba Tâhir’eait olduğunu söylemek güçtür. Baba Tâhir’in şiirleri şeklen rübâîye benzemesinerağmen aruzun hezec-i müseddes-i mâhfuz bahrindendir. Halbuki rubâi hezec-imüseddes-i mahzûf bahrindendir. Bu nedenle Baba Tâhir’in şiirlerine dûbeytîdenilmiştir. Baba Tâhir’in sûfîler arasında çok yaygın olan  El-Kelimâtü’l Kısâr  adlıyirmi üç baba ayrılmış olan eseridir. Đlim, marifet, ilham gibi tasavvufî konularla ilgili268 vecizesi söz aldığı bu eser Baba Tâhir’in en önemli eserleri arasındadır.Baba Tâhir’in tasavvufi eserlerinin yazmaları ise şunlardır: Paris Bibl. Nat. Arab. 1903 (Blochet, göst. Yer. 11. 291)Oxford: ehte, Cat. Mss. Badlaian Lib, nr. 1289, var 302b–343 7 Jukovskiy, ‘’Koye çto o Baba tahire golişe Zapiski’’ VIII. (1900) 8 Vahîd-i Desgirdî, ‘’Dîvan-ı Kâmil-i Bâba Tâhir Uryân’’ (Tahran 1306 nş.)   5 BABA TÂHĐR-Đ URYÂN’IN KENDĐSĐ ÜZERĐNDEKĐ MELÂMETVE KALENDERÎLĐK KAVRAMI Baba Tâhir’in şiirlerindeki -dûbeytlerindiki- Melâmet ve kalenderîlik kavramınagirmeden önce bu kavramların ne olduğu üzerinde duralım.Öncelikle melâmet ‘’ Tasavvuf düşüncesine göre, ilahî bir cevheri bünyesinde barındıran insanın bu cevheri temsil edebilmesi, bir anlamda ayna görevi üstlenebilmesiiçin kendisine sonradan giydirilen bir elbise hükmündeki tenden ve bedenî arzulardanuzak durması, nefsini dizginlemesi gerekmektedir. Kul ile Allah arasındaki sınırsızzaman ve mekân boyutuna rağmen, irtibatı temin eden en güçlü ve dinamik bağ olarak kabul edilen aşk da, ancak kesretten arınmış bir gönülde tecelli edebilir. Dünyaya bir çilehane gözüyle bakan mutasavvıflar; insan-ı kâmil olmak için kibir ve riya ilemücadele, gururu kırma, gönlü temiz tutma ve kötülüğü emreden en büyük düşman olannefsi terbiye (tezkiye) etme/öldürme amacıyla çeşitli yöntemler kullanırlar. Kulunmâsivâdan ümidini ve beklentisini keserek tamamen Allah’a yönelmesini amaçlayanmelâmet de bu yöntemlerden biridir.Mütercim Âsım; levm, “azl (kınamak), itab ve serzeniş manasındadır ki Türkî’dekınamak tabir olunur.” der. 9 Levm kelimesinden türetilen mimli mastarlar olan melâmve melâmet, sözlükte “kınamak, ayıplamak, azarlamak, serzenişte bulunmak, korkmak,rüsvaylık” anlamlarına; melâm(et)î ise kınanmaya konu olan anlamına gelmektedir. 10  Tasavvuf literatüründe bir terim, bir makam ve bir tasavvuf anlayışının adı olarak yaygın bir kullanım alanı bulunan ve Fütüvvet, Kalenderîlik, Kübrevîlik, Mevlevîlik,Bayramîlik, Halvetîlik gibi büyük akım ve tarikatların ortaya çıkmasında önemli roloynayan bir tasavvufî eğilim olan Melamîlik, hemen bütün tarikatlarda dervişin,kendisini halkın gözünde kötü tanıtması, herkesin beğenme ve saygısı yerine hor görmesini isteyişi, 11 bir bakıma tasavvufta önemli bir yere sahip olan “ölmeden evvelölünüz” düsturunu yansıtmaktadır. Melâmet kelimesinin kökü olan levm’den türeyenkelimeler, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde geçmektedir. (Đbrâhim 14/22, Đsrâ17/29,39; Sâffât 37/142, Zâriyât 51/40, Kalem 68/30, Meâric 70/30) Fakat 9 Ahmet Âsım (Mütercim), okyanusu’l basit fi-Tercemeti’i-Kâmûsi’l-Muhît, C. 4, Đst.,(1305) 10 Ali Bolat, ‘’Bir Tasavvuf Okulu Olarak Melametilik’’ 2.Baskı Đnsan yay., Đst (2003) 11 Đskender Pala , ‘’Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü’’ Akçay yay. Ank (1995)