Transcript

   1 BİZANS KAYNAKLARININ TÜRK TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ  Tarkan SUÇIKAR  1  ÖZET Bizans Devleti, IV. Yüzyıldan başlayarak XV. Yüzyıla kadar Türklerle ilişki içerisinde olan bir devlettir. Bu ilişkilerin niteliği dönemlere göre değişse de hatta Bizanslıların Türklere bakış açısıgenelde ön yargılı ve olumsuz olsa da Bizans kaynaklarınd an yararlanmadan Türk Tarihinin tam olarak yazılabilmesi mümkün değildir. Araştırmacıların Bizans kaynakların dan devrin diğer kaynakları ile mukayeseli şekilde yararlanmaları mümkündür ve çok faydalıdır. Çalışmamızda kısaca Türk- Bizans ilişkileri, Bizans kaynaklarının, Türk tarihi açısından önemi ve bu konu hakkındayapılacak akademik çalışmalara duyulan ihtiyaç üzerinde durulmuştur.   Anahtar kelimeler: Türk tarihi, Bizans kaynakları, Bizans- Türk İlişkisi   Giriş   Bizans Kaynaklarının Türk Tarihi açısından önemini, ortaya koyabilmek için öncelikle 1123 yıl ayakta kalan Bizans imparatorluğunun Türklerle ile olan münasebetini açıklamak  gerekmektedir. Sanılanın aksine Türk  - Bizans ilişkileri, Türklerin Bizans ordusuna karşıMalazgirt Savaşı’nı kazanmaları ile 1453 yılında İstanbul’un fethi sürecinde geçen ortalama350 yıllık bir süre ile sınırlı değ ildir. Türkler ve ilk  Hıristiyan   devlet olma özelliğine sahipolan Bizans imparatorluğu   MS. IV. Yüzyıldan başlayarak XV. Yüzyıla kadar devamlıetkileşim, mücadele, ittifak, savaş ve barış içerisinde yaşamışlardır. Bu süre zarfında iki güçhep birbirinin ötekisi olmuştur.   Dolayısıyla bin yıldan fazla etkileşim içerisinde bulunduğunuz  bir  gücün düşmanınız dahi olsa sizi oldukça yakından tanıyacağı ve sizin hakkınızda tarihten şiire, edebiyattan efsaneye söyleyeceği doğru yalan çok şey olduğu aşikârdır  .Bizans Tarihleri tüm Orta Çağ boyunca Hunlar, Sabirler, Avarlar, Bulgarlar,Peçenekler, Kumanlar, Oğuzlar, Selçuklular, Anadolu Beylikleri ile Osmanlı Devletininkuruluşu ve imparatorluğa geçiş süreci hakkında ayrıntılı bilgiler içerir  ler  2 . Bundan başka Bizans ’lılar  a ait efsanelerde, hikâyelerde , şiirlerde ve başka sözlü eserlerde Türklerden  bahisler bulmak mümkündür.Bizans Tarihi, Türk Tarihinin, başka bir bakış   açısıyla Türk Tarihi Bizans Tarihininayrılmaz bir parçasıdır. Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat ’ın   “Bizans’ın Son ve Osmanlıların İlk Tarihçileri”   ismini verdiği ve son dönem Bizans ve Osmanlı tarihçilerinin verdikleri bilgilerikarşılaştırdığı bir makalesi vardır  3 . Bu makalenin isminden hareketle Bizans’ın sontarihçilerinin aynı zamanda ilk Osmanlı tarih yazıcıları arasında oldukları da rahatlıkla söylenebilir. Makalemizde Bizans devleti ile kurulan yakın ilişki, bu ilişkinin Osmanlılar  1   Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Tarih Yüksek Lisans Öğrencisi, İstanbul  [email protected] 2   Türkler hakkında bilgi veren Bizans Kaynakları hakkında bkn. Son Dönem Bizans İmparatorluğu Tarihi Bibliyografyası : (1261-1453)/ Haz: Işın Demirkent... [ve öte.], - İstanbul : İ.Ü. Edebiyat Fakültesi, 2003; Rasonyı, Lazslo, Türk D evletinin Batıdaki Varisleri ve İlk Müslüman Türkler,   Haz: Ş.K. Seferoğlu - Adnan Müderrisoğlu,Türk Kültürünü Araştırma Ens., Ankara 1983   3   Akdes Nimet Kurat, “Bizans’ın Son Osmanlıların İlk Tarihçileri”, Türkiyat Mecmuası, III (1926  –  1935), s. 185-206   2 döneminde bilgi ve kültür aktarımında izlediği yol ile kurulan i lişkiler    sonucu ortaya çıkankaynakların Türk tarihi açısından önemi ve Türk- Bizans tarihi araştırmalarına sağlayacağıkatkılar ele alınacaktır.   Yaptığımız araştırmamızda gördük ki Bizans kayn aklarının g enelolar  ak Türk Tarihi açısından önemi üzerine   ülkemizde müstakil akademik bir çalışmanıneksikliği hissedilmektedir  4 . Bizans- Türk İlişkisi   Bizanslılar, Türkleri Balkanlar ve Anadolu da göründükleri dönemden beritanımaktadırlar. İstanbul’un Fethine kadar Bizanslılar ve Türkler arasında başta savaş, dönemdönem barış hatta ittifak ilişkileri kurulmuş, iki toplum birbirlerini kültürel, sosyal, ekonomik,askeri, dini, siyasi, bilimsel yönlerden etkilemişlerdir.   Bizanslıların Türklerle ilişkileri Orta Asya’daki bazı Türk boylarının İslamiyet’letanışmasından çok daha önce başlamıştır.   Bizanslılarla Türklerin ilk diplomatik iliş kileri VI. yüzyılın ortalarında başlamıştı. İ mparator Justinianos dönemi tarihçisi Prokopios, 552  –  558 yılları arasını ele alan Hyperton Polemon (Savaşlar) adlı sekiz kitaptan oluşan eserindeVandal, Got ve İran savaşlarını anlatırken kendilerini yakından etkileyen Hunlar ve Avarlar gibi kavimlerin özelliklerinden bahsetmektedir. Türklerin VI. yüzyıldan çok önce OrtaAsya’da yaşadıkları bilinmektedir. Ancak 552 yılında ilk kez Göktürk Kağanlığı’nın ortayaçıkışına kadar Bizans kaynaklarında “ Türk  ” adı geçmemiştir   Türkler, Orhan Bey döneminde zaman zaman Rumeli ne geçerek Bizans’a yardımetmişler, hanedan üyeleri Osmanlı ve Bizans tarafından saldırmazlık garantisi olarak esir tutulmuş, bazı Osmanlı ve Selçuklu hanedanı üyeleri taht mücadelesinden sonra Bizans’asığınmıştır. Ayrıca Osmanlı ve Bizans hanedanları arasında yapılan siyasi evlilikler ikihanedanı birbirine akraba yapmıştır. Öyle ki bazı Bizans tarih yazıcıları Osmanlıları Bizanssoyundan gelen kişiler olarak göstermeye çalışmışlardır.   Bizans Devleti ile yakın ilişkiiçerisinde bulunan Türklerin, Bizans ordusunda ve devlet hizmetinde de sık sık görev aldıkları görülmektedir. Bu konu hakkında Prof. Dr. Işın Demirkent, “XII. ve XII. yüzyıllarda, Bizansordularında çok sayıda Peçenek Türkü görev yapmaktaydı. Her ne kadar bunların sayısını tam olarak bilmek mümkün de  ğilse de, bu döneme ait eserlerde, Bizans’ın giriş ti  ğ  i bütün sava  şlarda ve Haçlılara karşı halkın güvenliğ  inin sa  ğlanması amacıyla teş kil olunan bütün birliklerde, hatta Anadolu’nun birçok kalesindeki garnizonlarda Peçenek subay ve askerlerinin bulundu  ğuna dair kayıtlar görmekteyiz” 5 demektedir. XI.- XII. yüzyıllar, hemen her dönem imparatorluk ordusunda görev yapan Türk kavimlerininsayı olarak en kalabalık oldukları dönemdir. 6   4 B u konuda Melek Delilbaşı’nın yazdığı “Türk Tarihinin Bizans Kaynakları” isimli değerli makale de dahaağırlıklı olarak Osmanlı dönemi Bizans kaynaklarının önemi üzerinde durulmuştur. İlk, Orta ve Son dönemBizans Kaynakları hakkında genel bir bakış için bkn. Georges Pachymérès , “Bizanslı Gözüyle Türkler”, Çev: İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat Yay., İstanbul 2009, s .13-25 5   Işın Demirkent, “Türk Yaşamının Bizans’a Etkilerinden Birkaç Örnek”, Tarih Boyunca Türklerde Ev ve AileSemineri (25  –26 Mayıs 1 998) Bildiriler  , İ stanbul 2000, s.145-146 6   Yusuf AYÖNÜ, “Bizans Ordusunda Ücretli Türk Askerler (XI - XII. Yüzyıllar)”, Türkiyat Araştırmaları  Dergisi , S.25, Konya 2005, s.66   3 Selçuklularda Bizanslılarla sık sık etkileşimde bulunmuşlardır. Bu konu hakkında John Ash, “ Selçuklu Türkleri  Anadolu’ya geldiklerinde Anadolu’daki Türklerden  pek ö  ğ  renecekleribir   şey yoktu. Saygı   duyup örnek alacakları sadece Bizans uygarlığı vardı. Selçuklular  Anadolu’ya geldiklerinde sa  ğ  lamca oturmu  ş toplumsal ve siyasal düzenlemeler buldular.  Bizans’ın   topraklarını ele geçiren Selçuklular onların devlet düzenini de almışlardı . Anadolu Selçukluları  ,  Bizanslılarla savaş ma ları na ra  ğ  men ili  ş kilerini, sava  ş tan çok kültür ve ticaret  alış veri  ş i üzerine geli  ş tirdiler.  İki devlet arasında dikkate de  ğ  er bir politik ve kültürel  alışv eri  ş   vardı. Ayrıca Bizans İ  mparatorlu  ğu’nda Müslüman   tüccarların ticaret yapmalarına izin veriliyordu. Bizans devlet kademelerinin önemli mevkilerinde özellikle Aksoukh ailesinden Türkler, Selçuklu devlet kademelerinde de Bizanslılar yer alıyordu. Manuel,Selçuklu kültürüne hayranlığını en somut ş ekilde  Büyük Saray’ın içinde oymalı tavanlı,Selçuklu tarzınd  a bir salon in  ş a ettirerek göstermi  ş tir  ” 7 demektedir. Bizans tecrübesinin Osmanlı ya yansıması hakkında İsmail Tokalak şunları söylemektedir; “ Osmanlıyı olu  şturan temel ilke bugüne kadar hep ön plana çıkartılan din u  ğ  runa sava  şma kısaca gaza dü  ş üncesinden çok, o dönemde Anadolu’da var olan sosyal  yapının gereğ  i olan uzla  şmacı felsefe ve bu arada Bizans mirasından mümkün olduğ  u kadar  faydalanmak  olacaktı. Osmanlı iste bu uzlaşmacı felsefe ve Bizans kurumları üzerindeOsmanlı    Devleti’nin temellerini atacaktı . Bunun da birle  ş tirici gücü basta  İ   slam dini ve  Anadolu’daki değişik kültürlerin ve ırkların sentezi oldu. Bu kompleks sentez   Osmanlıyı yarattı.” 8   Bizans’ın en yakın sınır komsusu olan Osmanlılar ileride kalıcı bir devlet sistemi   kurmayı, Bizans kurumları ve Bizanslılardan öğrendiklerini kendilerine uyarlayıp, bir  sentezyaparak ba şarmışlardı.   Bu duruma Wittek ve Halil İnalcık dikkat çekmişlerdir  9 . Bizans ve Türkler arasında Bilgi Aktarımının Yolları   Bizans ile Osmanlılar  a rasında kültür ve bilgi aktarımı çok çeşitli   yollardan olmuştu.Kültür ve bilgi aktarımında en etkili olan yollar söyle sıralanabilir:  1- Karşılıklı evlilikler yoluyla (özellikle Müslüman erkeklerle Bizanslı kadınların evlenmesi),2- Yerli Hıristiyan   halkın din değiştirmesi, ele geçen Bizanslı esirler yoluyla ve uzun   yıllar ikitoplumun yan yana yasaması sonucu,  3- Ticaret yapma ve karşılıklı politik çıkarlar nedeniyle ilk yıllardan başlayarak    aralıklarla1450 yılına kadar süren politik askeri iş  birli ğ iyle,4- Çoğunlukla Türklerin Ordudan ve yönetimden tasfiye edilerek kozmopolit   kurumlaşmanın olu şturulması,   7 John Ash,  Bizans’a Yolculuk  , Çev. Özge Özgür, İ stanbul 2005, s.151 8   İ smail Tokalak,  Bizans- Osmanlı Sentezi ( Bizans Kültür ve Kurumlarının Osmanlı üzerindeki etkisi),   İ stanbul2006, s.192 9   Halil İnalcık, “Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğuna: XV. Asırda Rumeli’de Hıristiyan Sipahiler veMenşeleri”, Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi , İstanbul 1996 , s.209; Paul Wittek, Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğuşu , Çev: Fatmagül Berktay, İstanbul 1995 , s.11   4 5- Konstantinopolis’in 1453 yılında ele geçirilmesiyle Bizans idari kurumları ve ele geçen Bizans bürokratları sayesinde Bizans mirasının özümsenmesi 10   Bizans Kaynaklarının Türk Tarihi Açısından Önemi   Bahsettiğimiz nedenlerle Türk Tarihi Bizans tarihinden ayrılamaz ve onun mühim bir  parçasıdır.   Bu ayrılmamazlık öyle önemlidir ki bu gün bazı Yunanlı Tarihçiler, Osmanlıİmparatorluğunun Yunanlılar için “  400  yıllık bir kölelik süreci olmadığını ”   ve araştırmalarısonucunda varmak istedikleri noktanın gelecekte “Türk ve Yunan gençlerinin aynı tarihkitabını okumaları ” 11   olduğunu fakat bunun için uzun bir süre daha geçmesi gerektiğini ifade etmektedirler.Bizans ve Ortodoks Kilisesi tarihinin etkileri günümüzde dahi Türkiye Cumhuriyetinin iç ve dış politikasına dolaylı yollardan tesir etmektedir. Özellikle günümüzde ”HeybeliadaRuhban Okulu, Fener Rum Patrikhanesi, Ayasofya’nın ibadete açılması, Patrikhane’ nin sözde Ekümeniklik iddiaları, Patrikhane’nin Kin Kapısı Meselesi vb” sorunlar ve meseleler zaman zaman gündeme gelmektedir. Bu ve benzeri meselelerin kökenleri ise Bizans ta gizlidir. Bunedenle hüküm vermek ve haklarımızı müdafaa edebilmek için Bizans   Kaynaklarının iyi etütedilmesi gerekliliği ortadadır.   Zira her ne kadar “Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u alıp sonraTrabzon Rum İmparatorluğuna ve Mora Despotluklarına son verdikten sonra Bizans’ı diriltmeümitlerine son vermiştir” dense de Batı ve Yunanistan Bizans’ı diriltme ümitlerine hiçbir zaman son vermemiştir. Bu hayali günümüz d e dahi taşıyan Batı bu uğurda en son hamlesiniise Kurtuluş Savaşında yapmış fakat muvaffak olamamıştır.  Özellikle Türklerle ilişkilerin , IV. Yüzyıldan XV. Yüzyıla kadar  tüm Orta Çağ  boyunca sürdüğü göz önüne alınırsa Bizans tarihinin Orta Çağ Türk Tarihi açısından çok mühim olduğu da ortaya çıkar.   Bizans için Osmanlı, Osmanlı için Bizans doğal olarak öteki, düşman, rakip, dinsiz ,kâfir  olarak algılanmış ve her iki tarafta birbirini farklı parametrelere dayanarak açıklamış ve eserlerine yansıtmıştır.   Bu ortamda Bizans Kaynaklarındaki Türk imajının çok ta olumluolması beklenemezse de bu durum Bizans Kaynaklarının Türk Tarihi açısından ön emine gölge düşürmez. Araştırmacı ön yargılı ifadeleri, uydurulan, görmezden gelinen veyaabartılan noktaları, ilmi araştırma yöntemleri ile dönemin diğer ana kaynaklarına müracaatetmek suretiyle ayıklayabilir ve gerçeği ortaya çıkarabilir. Tarihçiye de  bu yüzden ihtiyaç vardır. Ayrıca Bizans Kaynakları her ne kadar çoğu “Kilise Tarihi olarak” son derece taassup ile yazılmış dahi olsalar zaman zaman çeşitli konularda, Sezar’ın hakkını Sezar’a yaniTürklere vermişlerdir. İşte bu noktada Türklerin hakkının teslim edildiği Bizans kaynaklarıözellikle önem kazanırlar. Zira Bizanslıların bazı konularda dini taassupları dahi gerçeğisöylemelerine engel olmamıştır.   İşte bu tür noktalar yakalandığında b u bilgilere çok dahafazla itibar edilebilir. Özellikle yerli kaynakların yetersiz kaldığı Osmanlıların kuruluş devri   hakkında verdikleri bilgilerle Bizans kaynakları ayrı bir öneme haizdir.   10 A.g.e., s.201 11 Dimitri Kitsikis, Türk Yunan İmparatorluğu , Çev: Volkan Aytar, İstanbul 1996, s.7   5 Rus tarihçi Gumilev, “tarih yenenler kadar yenilenlerin gözünden deokunmalıdır”   demektedir. Gerçekten tarih ancak çok yönlü bakış açıları ve yorumlar getirmekle açıklanabilir. Bizans kaynaklarının nasıl objektif olmaları beklenemezse Osmanlıkaynakları da tam anlamıyla objektif değildirler. Bazı konulara bizim kaynaklarımız bilgi eks ikliği, din, kültür ve dil farkı nedeniyle de vakıf olamamışlardır. Bu nedenle Türk veBizans Tarihi muhakkak Bizans kaynaklarından istifade edilerek, karşılaştırmalı şekildeokunmalıdır.  Bu genel değerlendirmelerin yanında Bizans Kaynaklarının dönemde yazılmış   diğer kaynaklardan farklı özel bir önemi mevcuttur. “Bizans kaynakları özel adların kaydedilmesibakımından Çin yıllıklarından daha değerlidirler. Örneğin Bizans Kaynaklarından ilk defa Aghathias (ölm.582) Türk ismini kullanmış ve Avarlardan bahsetmiştir. Yine 6. Asır tarihçilerinden Menandros, Orta Asya için Türkiye tabirini kullanmaktadır ve Türklerin harpusullerini anlatır.” 12   Bizans Kaynakları özellikle Doğu Avrupa Türk tarihi kaynakları arasında ilk sırada gelmektedir. Nitekim VI.-XII. yüzyıllar arasında Avrupa da Balkanlar da ve Karadeniz’inkuzeyinde kurulan Türk devletleri hakkında ilk bilgileri ihtiva eden kaynaklar Bizanskaynaklarıdır. Bu kaynaklar, Arap, Rus ve Çin kaynaklarının verdikleri bilgileri de tamamlarlar.   “İslamiyet öncesi Türk tarihi üzerine yapılan araştırmaların büyük kısmı Bizanskaynaklarından istifade edilerek hazırlanmıştır”. 13  Birçok Bizans Tarih müellifi de bizzat Roma ve daha sonra Bizans imparatorlarıtarafından bazı Türk hükümdarlarına elçilik ile görevlendiri l miş ve Türklerin siyasi, sosyal, askeri ve idari yapısını öğrenmeye çalışmışlardır. Daha sonra    bu görevliler yazdıkları tarih eserlerinde, görevleri esnasında görüp yaşadıklarına yer vermek suretiyle Türkler, Türk  Hakanları ve Türk devletleri hakkında son derece kıymetli bilgiler vermişlerdi r.   Olaya Osmanlı Tarihi açısından da bakarsak bazı Bizans kaynaklarının özel önemehaiz olduklarını da hemen fark ederiz. İlk eserlerini 15. Yüzyıldan sonra vermeye başlayanOsmanlı tarihçilerine oranla, Bizanslı tarihçiler daha erken bir dönemden itibaren Osmanlılar hakkında bilgiler vermeye başlamışlardır. Bizans tarihçisi Pachymeres, Osmanlı Devletininkurucusu olan Osman Gazi’den ilk defa Osmanlı tarih yazıcılarından yüzyıllar önce kendi devrinde bahseden tarih yaza rıdır.Diğer bir Bizans tarihi yazarı olan Dukas’ın   “ Historia” isimli eseride bir Bizans tarihinden ziyade “ilk yedi Osmanlı padişahı hakkında yazılmış bir Osmanlı Kroniğidir  14 ” denilebilir. Ayrıca bu kıymetli eseri ile Dukas, “ Çağdaşı olan diğer tarih yazarları arasındaTürkler hakkında en çok bilgi veren tarihçi sıfatını kazanmıştır.” 15   Bizans Kaynaklarının bir başka önemi de Bizans kaynaklarının , Osmanlıkaynaklarının pek bilgi sunamayacakları Bizans’ın iç durumu ile yakından ilgili Rumeli’nin 12   Sadeddin Gömeç, “İslam   Öncesi Türk Tarihinin Kaynakları Üzerine”, Tarih Araştırmaları Dergisi , C XX, Sayı 31, Ankara 2000 , s.79 13   İsmail Mangaltepe,  Bizans kaynaklarında Türkler  , s.1 14 Dukas,  Bizans Tarihi , Çev: Vl. Mirmiroğlu, 1956, s.1   15   Melek Delilbaşı, “Türk Tarihinin Bizans Kaynakları”, Cogito , S.17,1999, s.342