Preview only show first 10 pages with watermark. For full document please download

Dünya Ekonomik Krizinin Sebepleri Ve Sonuçları üzerine Bir Değerlendirme

Dünya Ekonomik Krizinin Sebepleri Ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme Mehmet Emin YARDIMCI Muhammet Rıdvan ĠNCE Ramazan EKĠZ Özet Bu çalışmanın amacı; yaşandığı dönem içerisinde, sadece krizin

   EMBED


Share

Transcript

Dünya Ekonomik Krizinin Sebepleri Ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme Mehmet Emin YARDIMCI Muhammet Rıdvan ĠNCE Ramazan EKĠZ Özet Bu çalışmanın amacı; yaşandığı dönem içerisinde, sadece krizin meydana geldiği bölge değil, aynı zamanda bankalar vasıtasıyla Dünya nın diğer bölgelerine de kısa bir süre içerisinde yayılarak birçok insanın işsiz kalmasına sebep olmuş, Dünya ticaret hacminin krizden önceki döneme nazaran yaklaşık olarak %50 oranında düşmesiyle sonuçlanmış, her gelir seviyesinden insanların hayatlarını derinden etkilemiş olan 1929 Dünya Ekonomik Krizinin sebeplerini ve sonuçlarını incelemektir. Şüphesiz ki krizler insanlık tarihiyle birlikte var olmuştur. Tarih boyunca birçok kriz yaşanmış ve bu krizlerden birçok insan etkilenmiştir. Ancak 20 yüzyılda yaşanan büyük bunalım, belki de o tarihe kadar olan tük krizlerin toplamında çok daha fazla etkili olmuş ve çok daha fazla insanın işsiz kalmasına sebep olmuştur. Ancak önemli olan şudur ki; toplumlar yaşanan bu krizden ders çıkarmışlar mıdır? Bir daha olmaması için gerekli tedbirler alınmış mıdır? Bu çalışmada; sorulan bu soruların cevaplarının bulunabilmesine yönelik olarak, büyük bunalımın sebepleri ve sonuçları ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: 1929 Dünya Ekonomik Krizi, Hisse senedi, Spekülasyon, Sermaye Jel Kodları: H12, N20, N40, O16 242 Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI (Editörler: Selçuk KOÇ, Sema YILMAZ GENÇ, Kerem ÇOLAK) Giriş İktisat biliminin sistematik bir şekilde incelenmesi, Adam Smith in Ulusların Zenginliği (The Wealth of Nation) kitabını yayınlamasıyla başlamış, o tarihten sonra zamanla daha çok sayısal verilerinde kullanılmaya başlamasıyla matematik bilimiyle de birleştirilen iktisat bilimi kapsamında birçok hipotez ve teori geliştirilmiştir. Adam Smith ten önceki iktisadi görüşler incelendiğinde, bu çalışmaların daha çok, insanların bireysel ve toplumsal olarak birbirleri aralarındaki iktisadi ilişkileri inceledikleri, insan davranışlarını merkez olarak aldıkları ve günümüze göre çok daha kısıtlı açıklamalar yapabildikleri görülmektedir. İktisat biliminin birçok bilim dalı ile ilişki içerisinde olduğu, daha karmaşık hale geldiği ancak aynı zamanda da insan davranışlarını ve ekonomik hayatı çok daha geniş ölçüde açıklayabildiği günümüz ekonomi anlayışının, toplumlar açısından birçok güzel ve faydalı yanları olduğu gibi hiç şüphesiz ki çeşitli dezavantajları ve menfi durumları da bulunmaktadır. Bahsi geçen bu olumsuz durumların en kötüsü ve toplumları en çok etkilemiş olanı ekonomik krizlerdir. Özellikle ekonomi biliminin sanayi inkılabı ile birlikte toplumların içerisine çok daha fazla girdiği 19. yüzyıl ile birlikte sözü geçen iktisadi krizlerin oluşum sıklıklarının çok daha fazla arttığı görülebilmektedir. Şüphesiz ki bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte, en önemlileri; artan sermaye birikimi ile birlikte paralel olarak artış gösteren sermaye hareketleridir. Sanayileşme ve artan teknolojinin getirmiş olduğu küreselleşme ile birlikte Dünya nın herhangi bir bölgesinde yaşanan ekonomik problem, coğrafi olarak bu bölgeye çok uzak olan diğer bölgelerde etkisini gösterebilmektedir. 20. yüzyıla kadar, Dünya üzerinde birçok ekonomik kriz yaşanmıştır. Ancak bu krizler incelendiğinde daha çok bölgesel boyutlarda etkisini göstermiş, belirli bir coğrafi alanın dışarısına çıkmamıştır. Bunun yanında, yukarıda da kısaca bahsedilmiş olan sebeplerin de etkisiyle, 1929 Dünya Ekonomik Krizi, Birinci Büyük Kırılma veya Büyük Bunalım, etkisini sadece krizin 243 yaşandığı bölgede değil, çok kısa bir süre içerisinde Dünya nın özellikle diğer sanayileşmiş ülkelerine yayılmak suretiyle tüm Dünya da göstermiştir. Bu çalışmaya, büyük bunalım devresinde Dünya da yaşanmış önemli siyasi vakaların incelenmesi ile başlanmış olup, sonrasında büyük bunalıma giden süreçte Amerikan toplumunun ekonomik, siyasi ve toplumsal yapısı incelenmiş, devamında da 1929 ekonomik krizinin sebepleri ve sonuçları ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Son kısımda ise, krizin ülkemiz üzerindeki etkileri ve krize karşı uygulanan politikaların neler olduğunun incelenmeye çalışılmıştır. Kriz Öncesi Avrupa ve Amerika Siyasi Tarihine Genel bir Bakış Ekonomi bilimi sosyal bir bilim dalı olması sebebiyle, bireyin ve toplumun ekonomik davranışlarını incelerken, aynı zamanda bu davranışların birey ve toplum üzerinde sebep olduğu içtimai ve siyasi gelişmelerden etkilenmektedir. Bu çerçeveden bakılarak, herhangi bir döneme ait toplumsal olaylar incelendiğinde, o döneme ait siyasi vakaların, incelenen olayların ya sebebinde ya da sonucunda araştırmaya konu edinilmesinin gerekliliği kaçınılmazdır. Bu kapsamda, 1929 dünya ekonomik krizi öncesi dünya siyasi tarihini etkileyen en önemli vakanın; Birinci Dünya Savaşı ve bu savaşın, savaşa katılan veya katılmayan toplumlar üzerindeki derin tesirleri olduğu söylenebilir. Savaşın büyük bir kısmı Avrupa toprakları üzerinde yaşandığından en önemli siyasi değişimler bu bölgede yaşanmıştır. Savaş neticesinde Avrupa daki kuvvetler ayrılığının ve diplomasisinin temelini oluşturan üç büyük imparatorluk -Rus Çarlığı, Avusturya Macaristan Ġmparatorluğu ve Alman Ġmparatorluğu- tarih sahnesinden çekildiğinden bu bölgedeki kuvvetler dengesinin yeniden oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Savaş sonrası imzalanan barış anlaşmalarına genel çerçeveden bakıldığında, milliyetler ilkesinin uygulanmaya çalışıldığı ve oluşacak yeni devletlerin milli birlikler üzerine dayandırılmaya çalışıldığı görülmektedir. 244 Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI (Editörler: Selçuk KOÇ, Sema YILMAZ GENÇ, Kerem ÇOLAK) Yeni devletlerin kuruluşu hengamında uygulanan milliyetler ilkesi sadece Avusturya- Macaristan İmparatorluğunun kalıntıları üzerinde yapılmıştır. Fakat bu imparatorluk üzerinde bile tam olarak değil. Çekoslovakya ve Yugoslavya farklı milliyetlerden insanları bünyesinde barındırmaya devam etmiş Balkanlarda yapılan toprak düzenlemeleri ise barış sürecini uzun sürdürmeyecek bir takım politik unsurlar üzerine inşa edilmiştir. (Armanoğlu, 1995:151) Diğer taraftan, özellikle orta çağ dünya siyasi tarihinde önemli etkilerinin olduğu söylenebilecek Çarlık Rusya sının yıkılarak yerine komünist rejimin kurulması sadece bahsi geçen dönemde değil, gelecek dönemlerde de Dünya siyasetini etkileyecek önemli bir vakadır. Almanya İmparatorluğu belki de savaştan en çok zarar gören devlettir. Savaş sonrası müttefik devletler ile Alman İmparatorluğu arasında imzalanan Versay anlaşması çok ağır şartlar ihtiva etmekle birlikte, savaş sonrası kurulan yeni Alman devletine yüklenen ağır ekonomik şartlar ve savaş tazminatı Avrupa da yeni gerginliklerin oluşmasında zemin hazırlamıştır (Dinç,2016:1). Osmanlı Devleti nin tasfiyesi, Avrupa nın yanında Orta Doğu kuvvetler dengesinin tamamen değişmesini beraberinde getirmiş ve günümüze kadar süregelen bir takım toplumsal ve siyasi kargaşalıkların en önemli sebebi olmuştur. Savaştan galip olarak ayrılan İngiltere ve Fransa bu boşluğu kendi lehlerine kullanarak, bu toprakları kendileri için sömürülecek bir alan olarak görmüşlerdir. Birleşik Amerika nın ise Birinci Dünya Savaşına girmesinin en önemli sebebi Alman denizaltıların Amerika ya ait ticaret gemilerini batırması sebebiyle Almanya tarafından güvenliğinin yakın bir şekilde tehdit edilmesidir (Kasalak,2014:116). Versay Anlaşmasından sonra Amerika Avrupa dan ilgisini kesmiş Birinci Dünya Savaşı nın Avrupalı devletler üzerinde oluşturduğu ağır siyasi ve ekonomik çöküntüler sebebiyle rekabetin çok daha az olacağı Latin Amerika ve Uzak doğu ile ilgilenmeye başlamıştır (Armanoğlu, 1995:213). Ancak savaştan ekonomik anlamda 245 güçlü çıkan tek devlet olan Amerika, Avrupa ve özellikle Almanya ile ekonomik ilişkiler kurmuş ve savaş sonrası yapılanma için bu ülkelere kredi sağlamıştır. Almanya ile yapılan ve borç ödeme planları kapsamında sağlanan bu krediler (Dawes ve Young planları) Avrupa nın yeniden yapılanmasında önemli rol oynamıştır(ince; 2008,297). Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Lozan anlaşması ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti çok yeni ve genç bir devlet olmakla beraber, hem savaş sonrası dönemin getirdiği ve etkilerinin uluslararası alanda hissedildiği ekonomik ve siyasi problemlerle baş etmek zorunda kalmış hem de ülke içerisinde yaşanan fakirlik ve toplumsal kargaşalıkları gidermeye çalışmıştır. 1 Krize Öncesi Amerika daki Ekonomik, Siyasi ve Toplumsal Yapı Özellikle sanayi inkılabı ile başlayan makineleşme ile artan üretim seviyesi arz yönlü iktisadın toplumsal yapıya hâkim olmasıyla sonuçlanmış ve ekonominin talep yönüne bu dönemde çok da önem verilmemiştir. Üretime verilen bu önem ve tüketici davranışlarının ikinci plana atılması tüketimin doyum noktasına ulaştığı anda krize sebep olmuştur (Kurt,2016:9) ekonomik krizi, klasik ve bunun türevi olan neoklasik iktisat anlayışının hüküm sürdüğü bir zamanda gerçekleşmiştir. Bahsi geçen iktisat anlayışının en önemli prensibi olarak gösterilen laissez-faire 3 düşüncesi devletin ekonomiye olan müdahalesini tamamen reddetmiş ve piyasa düzeninin sağlanması noktasında istisna kabul etmemiştir. Bunun yanında insanın rasyonel davranacağını ve her durumda en akılcı olanı seçeceğini söyleyen bu iktisadi görüşler, yine insan davranışlarının yol açacağı krizi öngörmekte eksik kalmıştır. 1 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Prof. Dr. Fahir ARMANOĞLU: 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ; Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI (Editörler: Selçuk KOÇ, Sema YILMAZ GENÇ, Kerem ÇOLAK) Krizin başlangıç noktası olan Amerika o dönemde Birinci Dünya Savaşı ndan zaferle ayrılmanın getirmiş olduğu avantajla da Dünya nın net kreditörü durumuna gelmiştir. Amerikalı insanlar içerisinde bulunan iyimserlik tüm ülkeye yayılmış ve refah toplumunun tüm imkanlarına sahip olunan bir dönem yaşanmaya başlamıştır. Kitlesel üretim, tüketimi kolay hale getirmiştir. İnsanlar ilk defa taksit imkanıyla karşılaşmış ve şimdi al sonra öde terimi ekonomik hayatı etkisi altına almıştır. İnsanlar kolay sağlanan kredi imkanları ile hayat standartlarını yükseltecek mallara kolay ulaşabilmenin mutluluğunu ilk defa o dönemde yaşamışlardır. Bunlara ek olarak gelişen teknoloji, elektriğin günlük hayatta kullanılmaya başlaması ve otomobilin lüks araç olmaktan çıkarak adeta bir gereklilik haline gelmesi kriz öncesi toplumu şekillendiren diğer unsurlar olduğu söylenebilir (Lange, 2007:1) lerde Amerika da ekonomi, sağlam ve sağlıklı bir yapı sergilemiştir ve 1929 yılları arasında ekonomik gelişme yıllık %3 seviyelerinde ve işsizlik ise %3.7 seviyelerinde seyretmiştir (Wisman, 2014: 374). İktisadi düşüncenin gelişimi yönünde reformist katkı sağlayan (Genç, 2011:103) en önemli iktisatçılardan biri olan Galbraith e göre döneme ait üretim ve istihdam oranları gayet iyi olmakla beraber yükselmeye de devam etmiştir. Maaşlar üretime nazaran çok fazla artmamıştır. İnsanların çok az bir bölümü fakirlik çekmekle beraber birçoğunun eski dönemlere nazaran daha zengin olduğu, Amerikan kapitalizminin parlak dönemlerinden birini yaşadığı Galbraith tarafından ifade edilmektedir (Galbraith, 2013:16). Avrupa da savaşın sebep olduğu tahribatın getirdiği ekonomik çöküntünün aksine 1920 li yıllar Amerika ekonomisi açısından en güzel yıllar olmuştur. Kriz öncesi dönemde Amerikan ekonomisinin dünyanın en büyük ekonomisi olduğu aşağıdaki tablodan da anlaşılabilmektedir. Tablo-1: 1929 Yılında Başlıca Sanayileşmiş Ülkelerin Genel görünümü 247 GSYİ H (%) Altın Rezervle ri Altın rezervlerin in GSYİH içerisindek i payı (%) İhracatın GSYİH içerisinde ki payı (%) İthalatın GSYİH içerisinde ki payı (%) ABD İNGİLTE FRANSA ALMANY Kaynak: Buluş ve Kabaklarlı. Krizin başlangıç noktası olan borsaya, yani hisse senetlerine yapılan yatırımların artması ve bunun sonucun da fiyat balonlarının oluşarak tek bir güvensizlik anında fiyatların ani düşüşüyle sonuçlanan borsa krizi de söz konusu tüketim toplumunun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Birçok insan borsadan para kazanarak zengin olacağına inandırılmış ve bu inançla daha fazla yatırım yapabilmek için borçlanma yoluna gitmişlerdir. Bankalardan alınan borçlar ile yapılan hisse senedi alımları sonucunda oluşan aşırı talep arasında hisse senedi fiyatlarının sürekli artmasına yol açmıştır. Yapılan tahminlere göre kriz öncesi dokuz yıllık süreçte 50 milyon yeni hisse senedi piyasaya sürülmüştür (Lange, 2007: 1). Dönemin siyasi iradesinin de ülke içerisinde oluşan bu toplumsal yapıdan çok memnun olduğu, dönemin Amerikan Başkanı olan Calvin Coolidge nin 4 Aralık 1928 deki Kongre konuşmasından anlaşılabilmektedir. John Kenneth Galbraith Büyük Kriz isimli kitabında bu ifadelere şu şekilde yer vermektedir (Galbraith, 2013:15) 248 Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI (Editörler: Selçuk KOÇ, Sema YILMAZ GENÇ, Kerem ÇOLAK) Yurt içinde sükûnet, memnuniyet ve refah üst noktada. Yurt dıģında ise barıģ ve karģılıklı anlayıģtan doğan iyi niyet hâkim Başkan Coolidge konuşmasının devamında milletvekillerine hitaben kendilerinin ve ülkenin bugünden memnuniyet duyması ve geleceğe iyimser bakması gerektiğini ifade etmiş ve konuşmasını ülkenin ve toplumun bu güzel durumunu yönetimin mükemmelliğine mal ederek tamamlamıştır (a.g.e., 15) Dönemin Amerikan Başkanları incelendiğinde gerek Calvin Coolidge nin gerekse de Krizin patlak verdiği sene 4 martta Başkan seçilen Herbert Hoover in krizi engellemek adına piyasaya hiçbir müdahalede bulunmadığı ve bu davranışlarının krizin oluşumunda en önemli sebeplerden biri olduğu araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir (Lange, 2007:7). Amerika Birleşik Devletleri nin 36. Başkanı olan Herbert Hoover ve ekibinin ekonomi alanındaki tecrübesizliği krizin sebeplerinden bir diğeri olarak gösterilmektedir (Galbraith, 2013: ). Liberal ekonomi görüşüne sahip olan Hoover, ekonomiye devlet müdahalesini uygun görmemiştir. Ancak krize müdahale etmemenin toplumsal maliyeti çok yüksek olmakla beraber daha sonra müdahale kararı alınmasının da hiçbir etkisi olmamış hatta mevcut durumu daha da kötüye götürmüştür. Devlet bütçesini dengelemeye yönelik alınmış olan tedbirler işsizliğe sebep olmuş, bunun sonucunda azalan gelirler talebin azalmasıyla sonuçlanmış ve fiyatların düşmesine sebep olmuştur (Reinhart ve Rogof, 2009:296). Kriz öncesi toplumsal yapı içerisinde endüstrileşmenin de getirdiği yüksek üretim sebebiyle işçiler büyük yer kaplamaktadır. Ancak artan üretim kapasitesinin tersine işçilerin toplum içerisindeki maddi güçleri ve ekonomik güvenceleri azalma eğilimi göstermiştir. Şöyle ki, dönem itibariyle yıllık üretim kapasiteleri ortalama %5.44 oranında artmış iken işçilere yönelik toplumsal destek ve sendika üyelikleri 1920 den 1929 yılına yaklaşık olarak %40 azalmıştır (Wisman, 2014:375). 249 Koloni dönemlerinden bu tarafa Amerikan toplumu içerisinde dikey hareketlilik mümkün olarak görülmektedir. Ancak kişinin toplum içerisindeki yerini belirleyen temel unsur, onun ne kadar çok çalıştığı veya kazandığı değil, ne kadar tüketim yaptığı, neleri satın aldığı, şehrin hangi bölgesinde oturduğudur (Wisman ve Baker, 2011:6). Söz konusu tüketim malları içerisinde insanların sosyal statülerini etkileyen en önemlilerinden ikisi otomobiller ve ev sahipliğidir yılında her üç aileden birinin otomobil sahibi olduğu ifade edilmektedir (Livingston, 1994:108). Döneme ait yapılan araştırmalar gösteriyor ki; insanların statülerini ve prestijlerini artırmak ve diğer insanlara göstermek maksadıyla yapmış oldukları alışverişler diğer tüm aktivitelerin önüne geçmiştir (Wilkinson ve Pickett, 2009:225). Sınıf hareketliliğin mümkün olduğu toplumlarda insanlar genellikle sosyal statülerini devam ettirebilmek için ya da en azından mevcut statülerini kaybetmemek için 3 yola başvurmaktadırlar. Bunlar tüketim ve dolayısıyla daha az tasarruf, borçlanma ve daha fazla kazanabilmek için daha fazla çalışmak (Wisman ve Baker, 2011:7). İnsanların başvurduğu bu yollar ise toplumsal yapıyı olumsuz yönde etkilemektedir. Brenda Lange (2011) döneme ait Amerikan toplumundaki değişimleri şu şekilde ifade etmektedir. Tüm teknolojik gelişmeler insanların ev işlerine ayırdığı vakitleri yarı yarıya azalttı ve sonuçta günlük hayatta kullanabilecekleri çok fazla boş vakitleri kaldı. Kimileri bu boş vakitlerini aldıkları yeni arabalarıyla şehir içinde gezerek kullandı. Henry Ford un yeni üretime koyduğu Model T 600$ ile 800$ arasında değişmekte idi ve herkes tarafından kredi ile satın alınabiliyordu. Diğer popüler boş zaman aktivitesi ise spor müsabakaları izlemek veya radyodan dinlemekti. Dönemin ünlü sporcuları insanlar tarafından kahraman gibi karşılanıyordu. Özetle kriz öncesi dönemde insanların çoğu anı yaşıyor ve gelecek için endişe duymuyordu (Lange, 2007:16). Kriz öncesi dönemde hüküm süren ekonomik anlayış çerçevesinde şekillenen siyasi ve toplumsal hayat sonucunda meydana gelen bunalım tüm 250 Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI (Editörler: Selçuk KOÇ, Sema YILMAZ GENÇ, Kerem ÇOLAK) dünyayı etkisi altına almış ve on yıllarca sürecek bir karmaşaya yol açmıştır Ekonomik Krizi ve Sebepleri Büyük bunalımın sebepleri hala kesinlikten uzaktır. (Galbraith, 1955) İster kamu kesimi, isterse de özel kesim tarafından yapılsın, özellikle canlanma sırasında oluşan aşırı borç birikimlerinin daha büyük sistemik riskler taşıdığından bahsetmektedir Nakit pompalanması, 2 hükümeti gerçekte olduğundan daha fazla büyüme sağlamış gibi gösterebilir. Hisse senedi ve konut fiyatlarının özel sektörün borçlanması suretiyle taleplerinin yükseltilmesi, fiyat balonlarına sebep olabilir dolayısıyla uzun dönemde sürdürülebilecek düzeylerin üzerine çıkarabilir ve bankalar olduğundan daha istikrarlı ve karlı gözükebilir. Bu kadar büyük borç yığınları ekonomiyi güvensizlik dönemlerinde kırılganlığa götürebilir. Bu şekilde oluşan canlılıkların sonu genellikle kötü biter (Reinhart ve Rogoff, 2010:27). Amerika nın ekonomisi 1929 ekonomik krizi öncesi ve sonrasında da (1924, 1927 ve 1949 gibi) benzer resesyonlar yaşamıştır. Ancak diğerlerinden farklı olarak 1929 krizi kendine özgü bir şekilde devam etmiş ve zamanla daha da kötüleşmiştir krizi sonrası ekonominin kendisini toparlayamaması klasik iktisadın prensiplerini tartışmaya açmış ve devlet müdahalesinin yapılmaması, piyasanın kendi haline bırakılması krizin başlıca sebebi olarak gösterilmiştir. Klasik iktisada yöneltilen en büyük eleştirilerden birisi de krizi öncesi dönemde, özellikle kriz yılı Merkez Bankası sıkı para politikası izlemiģtir. Ancak bu durum finans kesiminden daha çok, reel sektörü etkilemiģ, yatırımları azaltmıģ ve ekonominin durgunluğa sürüklenmesine sebep olmuģtur. 251 işsizlik konusunda olmuştur. Klasik iktisada göre ekonomi içerisinde işsizlik diye bir problem yoktur. Nitekim ücretler esnektir ve herkesin çalışmayı kabul edeceği seviyeye kadar inecektir. Kriz döneminde ilk başta bu şekilde olacağı düşünüldüğünden istihdam piyasasına müdahale edilmemiştir. Ancak işsizlik oranının dünya çapında giderek artmasına iktisatçılar tarafından bir açıklama getirilememiştir. Bu nokta da John Maynard Keynes in yayınlamış olduğu istihdam, faiz ve paranın genel teorisi (The General Theory of Employment, Interest and Money) adlı kitap ekonomi dünyasında önemli bir etki oluşturmuştur. Krizin sebepleri Galbraith tarafından beş başlık altında sıralanmaktadır. Bunlar; gelirin kötü dağılımı, kötü şirket yapısı, kötü banka yapısı, dış ticaret bilançosunun kötü yapısı ve ekonomi bilgisinin zayıflığıdır (Galbraith, 2013: ). Bunlara ilave olarak krizin sebepleri arasında kolay kredi imkânı, spekülasyon - GeliĢen teknoloji ile artan otomobil kullanımı demiryoluna olan talebi azaltmıģ ve demiryolu Ģirtketlerinin karlılığı düģmüģtür. Buna rağmen demiryolu firmalarının borsadaki hisse senedi fiyatlarının artması spekülasyonun varlığı noktasında kanıt olarak ileri sürülebilir (BuluĢ ve Kabaklarlı,) sayılabilir (Apak, 2009:10). Günümüzde ekonomistler ve tarihçilerin anlaşmaya vardığı üzere krize tek bir problem sebep olmamıştır. İnsanlardan kaynaklanan ve insanların dışında doğal süreçler sebebiyle ortaya çıkan unsurlar, hükümet politikaları, üretimdeki gelişmeler ve borçlanmadaki artış krizin başlıca sebepleri arasında sayılabilir. Ön