Preview only show first 10 pages with watermark. For full document please download

Kappadokia Krallığı

Kappadokia Krallığı

   EMBED


Share

Transcript

    ICOSS  –   CAPPADOCIA 2018  Nevsehir, TURKEY, April 16 - 20, 2018 KAPPADOKİA KRALLIĞI   M. Orhun*   * Dr. Öğr. Ü. , Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi , Tarih Bölümü, Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı, Denizli, Türkiye. ([email protected]) ÖZET Pers’lerin Lidya Devleti’ne son vermelerinden (MÖ 546), Büyük İskender’in   İssos’ta Pers kralı III. Dareios ’u mağlup etmesine (MÖ 333) değin, Anadolu Pers egemenliği altında kalmıştır. Pers’ler, imparatorluklarını satrap olarak adlandırılan yöneticilerce idare olunan, eyaletlere bölmüştür. Bu eyaletlerden birisi de batıda Kızılırmak’tan doğuda Fırat’a, güneyde Toroslar’dan kuzeyde Karadeniz’e kadar uzanan Kappadokia ’dır. Ayrıca, Zerdüşt dinine inanan Pers’ler için ateş kutsaldı ve bu sebepten Hasan Dağı ve Erciyes Dağı gibi volkanlar onlar için özel yerlerdi. Yine, Pers’ler tarafından organize olunan Kral Yolu, Pers başkenti Persepolis’i Kappadokia'ya, oradan da Lidya başkenti Sardes’e  bağlamaktaydı. Daha Pers egemenliğinde, Kappadokia’da, satrap görünüşünde, başına  buyruk kimseler bulunmakta idi. Büyük İskender’in Kappadokia güneybatısından geçişi sırasında bunl ardan biri olan ve Büyük İskender Pers İmparatorluğu’nu yıkınca, ona boyun eğmiş olmadığı için Pers soylusu I. Ariarathes bağımsız duruma geçti. Böylece, tarihe Kappodokia Kra llığı olarak geçecek ve Tiberius   zamanında MS 17 de Roma’nın Kappadokia’yı eyalet   olarak örgütlemesine kadar varlığını devam ettirecek olan devlet ortaya çıkmış oldu (MÖ 332). Bu çalışmada; Hellenistik    Dönem’de (MÖ 336 -30) Anadolu’da milli bir devlet olarak, tarih sahnesinde inişli - çıkışlı da olsa mevcudiyetini muhafaza edebilmiş Kappadokia Krallığı anahatları ile ele alınmıştır.   Anahtar Kelimeler:  Hellenistik, Kappadokia, Krallık,  Pers, Roma ABSTRACT From the end of the Persian Empire to the Lydian State (546 BC), Alexander the Great's Persian king in Issos until he defeated Dareios III (333 BC), Anatolia remained under Persian rule. The Persians divide their empires into states, governed by the so-called satrap. One of these provinces is Cappadocia, which extends from the Kızılırmak in the west to   the Euphrates in the east and the Toros Mountains in the south to the Black Sea in the north. Moreover, the fire was sacred for the Persians who believed in Zoroastrianism, and for this reason volcanoes like Hasan Mountain and Erciyes Mountain were special places for them. Again, the King Way, organized by the Persians, was connecting the Persian capital Persepolis to Cappadocia and then to the Lydian capital Sardis. In the Persian rule, in Cappadocia, in the satrap look, there were people who were in command. The Persian noble Ariarathes I became independent since Alexander the Great's descendants of Cappadocia, who was one of them, destroyed the Alexander the Great Persian Empire and did not submit to him. Thus, the history would pass as the Kingdom of Cappodocia, and at the time of Tiberius a state emerged in 17 AD, which would continue to exist until Rome organized Cappadocia as a province. In this study; In the Hellenistic Period (336-30 BC), it was deal with as a national state in Anatolia, with the outlines of the Kingdom of Cappadocia, which was able to preserve the existence of its ups and downs in the history scene.   Key Words:  Hellenistic, Cappadocia, Kingdom, Persia, Rome Pers’ler   Hint-Avrupa kökenli 1  olup, MÖ 9. yy. da yani Med’ler  in 2  giderek güçlenmeye başladıkları dönemde, Urmiye Gölü’nün batısında, daha sonra tüm Zağros  bölgesinde bulunmakta idiler  3 . Bu bölgeyi ele geçirmeleri ise, Pers İmparatorluğu’nun 1   MS 1. yy. dan sonraki tarihsel kayıtlar, Atlantik’ten Hindistan’a kadar uzanan kıyılarda yerleşmiş olan insanların tümünün birbirine yakın diller konuştuklarını ortaya koymaktadır. Bunlar, ortak kökenleri günümüzden yaklaşık 6 bin yıl önce Avrasya’da konuşulan bir dil olan Hint -Avrupa dilleridir. Bu ata dilini kullananlara Hint- Avrupalı’lar denmektedir. J. P. Mallory,  Hint-  Avrupalıların İzinde -Dil, Arkeoloji ve Mit  , Çev. M. Günay, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002, s. 9. Hint - Avrupa, ırk bilimi açısından bir tanımlama olmayıp ,  bir dil bilimi kavramıdır. J. Wiesehöfer,  Antik Pers Tarihi , Çev. M. A. İnci, Telos Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 14, 15.   2  Hint- Avrupa kökenli olan Med’ler, MÖ 708 - 550 yılları arasında İran’ın orta -  batı kısmında yani Media’da Ek   batana merkezli bir devlet tesis etmişlerdir. Y. Öztuna,  Devletler ve Hanedanlar-  İlk Çağ ve Asya Afrika  Devletleri , C 3, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2005, s. 73. Herodot’a göre, Med Devlet i’nin kurucusu ve ilk kralı 6  Med kabilesini (Bus, Paretaken, Strukhat, Arizant, Budi, Mag) birleştiren ve başkenti kuran Diokes’tir. Herodot, I. 96 -101. 3   Persia denilen yeri belli bir coğrafi bölge ile bağdaştırmak ve burada yaşayan halkı yani Pers’leri belli bir sınıfa dahil etmek kolay değildir. Persia/Pers’ler terimleri bilhassa Antik Çağ’da MÖ 3. yy. ile MS 6. yy. arasındaki dönemde İran/İranlı’lar için kullanılmıştır. Persia, Zağros Dağları’nın güneybatı kısmıyla İran Platosu’nda yer almakta idi. Persia kelimesi, Persçe’deki Parsua  yani günümüzdeki Fars eyaletinden gelmekte olup, İran olarak bildiğimiz daha geniş topraklar için Persia ya da Yunanca’da Persis kelimesinin kullanılması ise, Batı da Yunanlı’lar tarafından yaygınlaştırılmıştır. İran tanımlaması ise, Yunanlı Erastothenes (MÖ 276-194) tarafından kullanılmıştır ki, Persçe Ariya kelimesinden gelmektedir. G. R. Garthwaite,  İran Tarihi -  Pers İmparatorluğu’ndan Günümüze… , Çev. F. Aytuna, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2011, s. 1, 2. Politik bir kavram olarak İran, Sasani’ler (MS 226 - 642) tarafından MS 3. yy. da yaratılmıştır. Sasani’ler iktidarlarının meşrulaştırılması amacıyla, kendilerini Pers İmparatorluğu ile İranlı mits el eski kralların mirasçıları ve Zerdüşt inancının yandaşları olarak göstermişlerdir. Böylece, Sasanice Eranşahr (Arienler Ülkesi) tasarımıyla politik, kültürel ve dinsel açıdan kendileri ve uyrukları için yeni bir kimlik yaratmışlardır. Wiesehöfer, a.g.e. , s. 14.   kurucu sülalesi Akhaimenid hanedanının 4 (MÖ 550-331) ilk temsilcisi olan Teispes (MÖ 675-640) zamanında gerçekleşmiştir. Med  e gemenlik alanını ele geçirmesinin yanı sıra Lidya ve Babil Devle ti’ne  de son veren II. Kyros Pers İmparatorluğu’nun kurucusu   sayılmaktadır (İplikçioğlu, 1994:88).   Pers’ler imparatorluğun kuruluş ve gelişme aşamalarındaki son derece yetkin askeri güçleri sayesinde ele geçirdikleri yerlerde uyguladıkları yönetim organizasyonlarındaki  başarılarıyla ön plana çıkmaktadır. Bunu yaparken yürürlüğe koydukları en önemli idari yapı, büyük ölçüde Asurlu’lardan devşirdikleri ve daha sonra değişik uygarlıklar ve toplumlar tarafından da örnek alınıp zaman içinde geliştirilerek kullanılan satraplık sistemidir  5 . Bu sistemin ilk kez MÖ 539 da II. Kyros tarafından yürürlüğe geçirildiği ve imparatorluk genelinde satraplıklar tes is ed ildiği bilinmektedir. I. Dareios ’un ise, bu sistemi gözden geçirerek geniş çapta tekrar düzenleyen ve neredeyse son halini veren kral olduğu kabul görmektedir. I. Dareios, Anadolu’da Kappadokia, Kilikia ve Armenia’nın da yer aldığı yeni satraplıklar   k  urmuştur  6   (Sarıkaya, 2016: 75, 76). Küçük Asya’da batıda Kızılırmak’tan doğuda Fırat’a, güneyde Toroslar’dan kuzeyde Karadeniz’e kadar uzanan geniş bölgeye Pers İmparatorluğu zamanında Kappadokia 7   adı   verilmiştir  8 . B u isim, coğrafi birlikten ziyade mülki ve idari bir bölümü 4   Pers’lerin tarihi Akhaimenid’lerden çok daha önce başlamakla birlikte, kendi yazdıkları ve kendilerini açıkca Pers olarak tanımladıkları ilk tarihi kaynaklar MÖ 6. yy. sonuna dayanır. II. Kyros (MÖ 558-530), hükümdarlığını Fars’ın egemen şehri Anşan’da kral olan atalarına dayandırarak meşrulaştırmıştır. I. Dareios (MÖ 522-486) , Behistun’da MÖ 517 civarında kayalara kazınan ünlü yazıtında, kendi hükümdarlığını aynı şekilde Fars’dan gelen bir başka Akhaimenid soyuna bağlamıştır. Akhaimenid hanedanı , Fars bölgesi ve imparatorluk ilk kurucu olan I. Kyros (MÖ 640- 600) tarafından bir araya getirilmiş, genellikle Pers İmparatorluğu’nun ikinci kurucusu olarak görülen I. Dareios  bunu devam ettirmiştir. Garthwaite, a.g.e. , s. 20. 5  Bu yönetim sisteminde sat raplıklar, Persçe’de krallığın koruyucusu ya da kralın himayecisi manasına gelen xšaçapāvan   ve Persçe harflerin Yunanca’ya dönüştürülmesiyle elde edilen sıklıkla satrapes ya da hyparkhos şeklinde zikredilen valiler vasıtasıyla yönetilmekteydi. Satraplar yalnızca kral tarafından atanmaktaydı. Satrabın yönetim sahasının genişliği nedeniyle bölgesinde asayiş, güvenlik, vergi ve haraçların aksatılmaması adına görev yapan geniş bir memur kadrosu bulunurdu. S. Sarıkaya, “Anadolu’da Pers Satraplık Sistemi”, Cedrus IV   (2016), s. 76, 79. 6  MÖ 521 de I. Dareios ’un en yakın dostlarından Otanes Kappadokia’da satrap olarak görevlendirilmiş, onu MÖ 515 de I. Ariaramnes takip etmiştir. Başlangıçtan itibaren, yalnızca tek bir satraplık olmasına rağmen, MÖ 4. yy. sonunda Kap  padokia iki satraplığa ayrılmıştır: Kappadokia Tauros ve Kappadokia Pontos. F. Maffre, “Pers Hakimiyeti Altında Anadolu Halkları”,  Persler-  Anadolu’da Kudret ve Görkem , Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017, s. 57.   7   Kappadokia adının kaynağı hakkında farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, Kappadox Yurdu anlamına gelen Kappadokia, Kızılırmak’ın bir kolunu oluşturan ve günümüzdeki adı Delice Çay olan Yunanca Kappadox’dan türetilmiştir. Diğer bir görüşe göre ise, Kappadokia, Persçe’de güzel atlar ülkesi anlamına gelen Katpatuka’dan gelmektedir. Ancak, bu görüşün dayanağı sorunludur. Çünkü, Persçe’de güzel at ya da    ifade etmekteydi. MÖ 4. yy. sonlarına kadar bu geniş alan Kappadokia adıyla anılmış olup, 215 yıl Pers idaresinde kalmıştır. Yukarı Asya ile Ege  B ölgesi arasında geçit alanı olan  bölge, imparatorlu ğun bel kemiği olduğundan, Pers soylularına birçok arazi verilmiş, Pers kültürünün sahaya yerleşmesine özen gösterilmişti. Pers İmparatorluğu’nun çözülme devrine kadar sadakatten ayrılmayan satraplar, merkezden aldıkları talimatlar doğrultusunda, Kappadokia’yı Pers’leştirmeye önem vermişlerdir. Fa kat, I. Dareios ’un tahtına liyakatsız krallar geçmeye başladıktan sonra, geniş imparatorlukta yer yer baş gösteren isyanlar Kappadokia’da da belirmiştir   (Günaltay, 1987a:257, 258). İmparatorluğun süratle çöküşe yuvarlandığı sırada Kappadokia’da bağımsız bir krallık kurmak yolunda başarısızlıkla neticenecek olan ilk teşebbüs, II. Artakserks es Mnemon (MÖ 404- 359) iktidarı zamanında, Kappadokia satrabı Datame s 9   eliyle vuku bulmuştur  10  (Günaltay, 1987b:226). güzel atları olan anlamındaki kelime Huv - Aspa’dır. Katpatuka, Ermenice Katpat - Ukh’dan (Katpat Halkı) Pe rsçe’ye intikal etmiştir. Katpat kelimesinin aslı ise, yörenin baş tanrısının Hurri dilinden gelme, Hitit’ler tarafından da kullanılan adı Hepat/Khepat’tır. Daha açık deyişle, Katpatuka olarak Pers’ler tarafından kullanılmış adın aslı, Khepat -Ukh [Khepat H alkı   (nın yurdu)] dur. Zira, MÖ 1. bin yılın erken döneminde, ülkelerin, o ülkedeki baş tanrının adına izafeten isimlendirilmeleri yaygındır. B. Umar,  Kappadokia , Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir, 1998, s. 2.   Bunların yanı sıra   MÖ 2. bin yıla ait olan K  ültepe metinleri ve Kültepe’de ortaya çıkarılan çömlekler üzerindeki at figürleri, atın bu tarihlerde Anadolu toplumları tarafından kullanıldığını ortaya çıkarmaktadır. MÖ 2. bin yılın ortalarından itibaren ise, Hitit çivi yazılı belgeleri, atın Hitit sava ş arabalarında kullanıldığı ve Hitit’lerin ata büyük önem verdiklerini, hatta at eğitimi ve bakımı ile ilgili olarak Mitanni memleketinden at mütehassısları getirdiklerini ifade etmektedir. Yine, MÖ 1. bin yılda Geç Hitit beyliklerinden birisi olan ve Kapp adokia’da hüküm süren Tabal Beyliği, Yeni Asur Devleti’ne ödediği yıllık verginin bir kısmını at üzerinden ödediği gibi, daha sonra bölgeye egemen olan Pers’lere de Kappadokialı’lar ödedikleri verginin büyük miktarını at üzerinden ödemişlerdir. Tüm bunlar,   Kappadokia’da at yetiştiriciliğinin MÖ 2. bin yıldan itibaren başladığına ve bir süreklilik arz ettiğine işaret etmektedir. Y. Kılıç, “Eskiçağda Kapadokya’da At Yetiştiriciliği”, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu  Bildirileri , Nevşehir Üniversitesi Yayınları: 2, Ankara, 2012, s. 189.   8   Genel anlamda Kappadokia üç kısma ayrılmak suretiyle sınırları çizilmektedir. Birinci kısım: Malatya’dan  başlayan doğu sahası; İkinci kısım: Toros Dağları eteklerine kadar inerek orta alanı içine alan saha; Üçünçü kısım: Batıda Kızılırmak, doğuda ise, Malatya ile sınırlanmış, Kayseri’den başlayarak Pontus bölgesine kadar uzanan saha. C. Texier,  Küçük Asya- Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi , C I, Çev. A. Suat, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı, Ankara, 2002, s. 20. “Kappadokia da çeşitli kısımları olan bir ülkedir ve  bir  çok değişiklikler geçirmiştir. Fakat bu ülkenin aynı dili kullanan sakinlerinin, güneyde Kilikia Taurosları diye adlandırılan dağlar, doğuda Armenia ve Kolkhis ve değişik dil konuşan aradaki halklar ve kuzeyde Halys nehrinin ağzına kadar Eukseinos ve batıda hem Paphlagonialı kabileler ve hem de Phrygia’da yerleşmiş olan Lykaonialılara kadar uzanan Galatialılar ve Kilikia Trakheia’da oturan Kilikialılar tarafından çevrilmiş oldukları söylenebilir.” Strabon , XII.I.1. 9   Datames’in, II. Artakserkses Mnemon ile işbirliği yapan, Daskyleion satrabı Ariobarzanes’in oğlu Mithradates tarafından öldürülmesi ile isyan son bulmuştur. Cornelius Nepos,  Datames . 10  MÖ 367- 360 yılları arasında meydana gelen satrap isyanları neredeyse Anadolu’nun geneline yayılmıştır. Satrapların idaresindeki eyalet bölgesi dışında kraldan geniş yetki ve mevkii edinme hırsı, kıskançlık ve rekabet kendi aralarında mücadeleyi körüklemiştir. II. Artakserkses Mnemon, Kunaksa Savaşı’nda yaşadığı acı tecrübe ile herhangi bir satrabın, geniş yetkilerle donatılmış kardeşi Kyros gibi, askeri ve idari alanda fazla başarı göstermesine ve aşırı güçlenip sivrilmesine izin vermemiştir. Dolayısıyla, satrapların büyük emelleri ve ihtirasla rı ile kralın izlediği bu politika, isyanların çıkmasında asıl etmen olarak gözükmektedir. S. Sarıkaya ve M. Arslan, “Anadolu’da Persler: Savaş, İsyan ve Diplomasi”,  Persler-  Anadolu’da Kudret ve Görkem , Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017, s. 92, 93.      Büyük İskender, Pers’lere karşı giriştiği sefer sırasında Galatia’dan Kappadokia’ya doğru ilerlemiş, orada, Kızılırmak tarafından sınırlanan tüm toprak ve ayrıca batısında ve kuzeyinde kalan büyük bir alanda egemenliğini kabul ettirdikten sonra Sabiktas isimli yerel  bir lideri Kappadokia’ya vali olarak atamıştır   (Arrianus, II.4). Lakin, Büyük İskender’in Anadolu’yu baştan başa ve kesin olarak hakimiyet altına almayı Pers İmparatorluğu’nun kaderinin belirlenmesinden sonraya bırakma kararı, Kappadokia’da  bağımsız bir krallık kurma yolunda ikinci teşebbüsün başarı ile neticelenmesine yol açmıştır   (Günaltay, 1987a:259) . Gaziara’da 11  bulunan ve bölgenin Kappadokia Pontika 12   olarak bilinen kuzey kısmına egemen olan Pers soylularından I. Ariarathes, bu durumdan yararlanarak, 45.000 kişilik ordusuyla kendisini bağımsız Kappadokia satrabı ilan etmiştir (MÖ 332) (Tekin, 2007:158). Böylece, Hellenistik Dönem 13    boyunca, çeşitli fırtınalar arasında çalkanarak varlığını sürdürecek, MS 17 yılında Roma’nın Kappadokia’yı eyalet olarak ör  gütlemesine kadar varlığını devam ettirecek olan Kappadokia Krallığı, I. Ariarathes önderliğinde  fiilen t arih sahnesine çıkmış  oldu (Umar, 1999:432, 433). Kappadokia Kral lığı hanedanı aslen Pers’li olup , Hellenistik Dönem’de Yunanlı’laşmıştır. I. Ariar  athes, MÖ 7 . yy. da yaşayan Pers soylularından Farnak ile   11   Kappadokia Krallığı’nın başkenti Zile (Zela) yakınlarındaki Turhal (Gaziara) iken , sonra Kayseri’ye (Mazaka/Caesarea) taşınmıştır. Öztuna, a.g.e. , s. 361. Strabon, Mazaka’nın birçok bakımdan  - Toprak tarıma elverişsizdir, su yoktur ve doğal tahkimata sahip   değildir. - yaşamaya uygun olmamasına rağmen, kralların  burayı tercih e tmesinin nedenini , yapılar için gerekli kereste ve taş sağlanabilecek yerlere en elverişli merkez oluşuna bağlamaktadır  . Strabon, XII.II.7-9. 12   “Makedonialılar Kappadokia’yı ele geçirdikleri zaman, burası Persler tarafından iki satraplığa ayrılmış  bulunuyordu. Makedonialılar ülkenin bir kısmını isteyerek, bir kısmını da istemeyerek satraplıktan krallığa çevirmişlerdir. Bu krallıklardan birine asıl Kappadokia, Tauros yakınındaki Kappadoki a ve hatta Büyük Kappadokia ve diğerine de başkaları Kappadokia Pontika ismini vermişlerse de, bunlar Pontos olarak adlandırmışlardır.” Strabon , XII.I.4. 13   Hellenizm terimi ilk kez J. G. Droysen’in 1836 yılında kaleme aldığı Geschichte des Hellenismus (He llenizm Tarihi) adlı eserde kullanılmıştır. Droysen, Yunan kültür unsurları ile Ön Asya kültür unsurlarının birbirleri ile karışması sonucunda oluşan ve uluslararası bir nitelik taşıyan Hellenizm kültürünü ortaya koyan ilk tarihçidir. M. E. Bosch,  Helenizm Tarihinin Anahatları -  Büyük İskender İmperatorluğu , Çev. A. Erzen, Rıza Koşkun Matbaası, İstanbul, 1942, s. 1. Hellenizm, Büyük İskender’in Doğuyu fethederek kurduğu imparatorluğun sonradan bölünmesiyle ortaya çıkan devletlerin, siyasal bağımsızlıklarını k  orudukları süre içinde Yunanlı’ların yaşamın her alanında önder rol üstlendikleri döneme uygulanması gereken bir sıfattır. S. Lloyd, Türkiye’nin Tarihi -  Bir Gezginin Gözüyle Anadolu Uygarlıkları , Çev. E. Varinlioğlu, Tübitak, Ankara, 1998, s. 167. Hellenistik Dönem siyasal anlamda Büyük İskender’in Makedonya kralı olarak tahta çıkışı ile başlamakta, Mısır’daki son Hellenistik krallık Ptolemaios’lar Devleti’nin Roma’ya katılması ile son bulmaktadır. B. İplikçioğlu,  Hellen ve Roma Tarihinin Anahatları , Arkeolo  ji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, 42, 48. Ancak, Roma İmparatorluğu’nun İmparatorluk Dönemi’ni (MÖ 27 - MS 476) Hellenistik Dönem’den hariç tutmak imkansızdır. Çünkü, Roma İmparatorluğu’nun kültürel esasları temel olarak Hellenizm’den başka bir şey değildir. Roma’nın temsil ettiği Dünya kültür birliği, gerçekte tamamı ile Hellenistik Dönem’e mahsus bir şeydir. Bundan dolayı Hellenistik Dönem’in son sınırını MS 4. yy. ın başlangıcına taşımak gerekir. Bosch, a.g.e. , s. 3.